Yemek öncesinde içeceğiniz tavuk çorbası, yiyeceğiniz yemek miktarının %20 oranında azalmasını sağlayabilir. Amerika’da Sindirim Hastalıkları Haftası dolayısıyla yapılan toplantıda yer alan pek çok çalışmanın sonunda bu sonuca ulaşılmıştır. Toplantıda ayrıca, omurilik boyunca uzanan sakral sinirlerin elektrikle uyarılmasının, kronik kabızlığın tedavisine yardımcı olduğu; ömür boyu vejeteryan diyete devam etmenin kolon kanseri riskini azalttığı; ve sindirim hastalıklarının tedavisinde, sindirim sisteminde bulunan özel hücrelerin rol oynayabileceği açıklandı.Duke Üniversitesi’nden Dr. D. D. Chen ve çalışma ekibi, akşam yemeği öncesinde, tavuk çorbası gibi yaklaşık 160 kalori içeren yağlı bir çorbanın içilmesinin, yemekte yenilecek toplam yemek miktarının %20 azalmasını sağladığını belirlediler.
Chen açıklıyor: “Aperatif olarak alınacak yağlı bir çorba, yiyecek tüketimini azaltıyor. Bu buluş, obezitenin tedavisinde etkili olabilir.”
Yapılan çalışmada, 12 normal kilolu ve 12 obez kişi, pizza yemeden önce çorba içtiler. Chen, hem normal kilolu kişilerin hem de obez kişilerin yağlı çorbayı içtikten sonra, daha az yemek yediklerini belirtiyor. Ancak, yumurtadan yapılan ve yağ içermeyen protein kaynaklı çorbalarda, bu durumun geçerli olmadığı belirtildi. Araştırmacılar, protein kaynaklı çorbaları tüketen kişilerin, daha sonra genelde tükettikleri kadar yemek yediklerini belirtiyor.
Goethe Üniversite Hastanesi Tıp Bölümünden Dr. Y. Shastri’nin yürüttüğü bir başka çalışmada, vejeteryan diyete devam eden kişilerde, kolon kanseri riskinin oldukça düşük olduğu açıklandı.
Yapılan çalışmada, 9,700 kişiye ait veriler incelendi. Katılımcılardan 2000 kişinin hayatları boyunca vejeteryan diyete devam ettikleri açıklandı. Beş yıl süren çalışmalarda, vejeteryan kişilerde vejeteryan olmayanlara göre çok daha az kolon kanserinin ortaya çıktığı gözlemlendi.
Shastri açıklıyor: “Vejeteryan diyet, doğumdan itibaren devam edildiği takdirde, kolon kanseri riskini düşürüyor. Yapılan bu çalışmayla, ömür boyu devam edilen vejeteryan diyetin kolorektal kanseri önlediği kanıtlanmış oldu.”
Sindirim Hastalıkları Haftası dolayısıyla yapılan toplantıda yer alan diğer araştırmalarda, sakral sinirlerin elektrikle uyarılmasının kabızlığın tedavisinde işe yarayabileceği, ve hassas bağırsak sendromu ve kabızlık gibi sindirim hastalıklarının tedavisinde, bağırsaklarda bulunan mukozal enterokromafin hücrelerinin rol alabileceği belirtildi.
St. Mark’s Hastanesi Psikoloji bölümünden Dr. T. C. Dudding ve çalışma ekibi, kronik kabızlık şikayeti olan hastalara, sakral sinirlerin uyarılması için elektrotlar yerleştirdiler.
Dudding açıklıyor: “İdiopatik kabızlık şikayeti olan hastalarda, sakral sinirlerin uyarılması, semptomların iyileşmesini ve yaşam kalitesinin artmasını sağlıyor.”
Münih Teknik Üniversitesi Tıp Bölümü’nden Dr. P. Voland’ın yürüttüğü başka bir çalışmada ise, bağırsaklarda bulunan mukozal enterokromafin hücrelerin önemli bir rolü açığa çıktı. Enterokromafin hücrelerin, kekik, karanfil, ve kahverengi algler gibi bitkiler ve baharatlarla aynı etkiye sahip olduğu belirlendi. Voland ve çalışma ekibi, bu maddelerin hücreleri uyararak seratonin salgısını arttırdıklarını belirlediler.
Voland ekliyor: “Serotonin, bağırsak fonksiyonlarında ve kusma, ishal, ve hassas bağırsak sendromu gibi rahatsızlıklarda önemli bir role sahip. Bu hücreler, gastrointestinal hastalıkların ve diğer hastalıkların tedavisine yardımcı olabilir.”
27 Ekim 2007 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder